Üniversitemiz Hukuk
Fakültesi tarafından 6-7 Mayıs tarihlerinde “BioHukuk Sempozyumu” düzenlendi.
Biyoteknoloji, genetik, etik ve hukuk alanlarının kesişiminde yer alan güncel
konuların ele alındığı, alanında uzman akademisyenlerin ve uygulayıcıların
katılımıyla gerçekleştirilen sempozyuma, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet
Başalan, Hukuk Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Mustafa Avcı, Amasya İl Sağlık
Müdürü Dr. Dursun Koç, Amasya İl Sağlık Müdürlüğü çalışanları, akademik ve
idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.

Saygı Duruşu ve
İstiklal Marşı ile başlayan sempozyum, açılış konuşmaları ile devam etti.

Sempozyumun ilk
konuşmasını Amasya İl Sağlık Müdürü Dr. Dursun Koç yaptı. Dr. Dursun Koç, “Bu
sempozyumun bizlere çok şey katacağına yürekten inanıyorum. Sempozyumda sağlık
ve hukuk gibi iki önemli alanın kesişiminde çok kıymetli başlıklar ele
alınıyor. Türkiye’nin dört bir yanından gelen değerli hocalarımızın burada
olması, bizler için ayrı bir gurur kaynağı. Ülke olarak artık sadece kendi
vatandaşlarımıza değil, dünyanın pek çok ülkesine sağlık alanında hizmet verir
hale geldik. Teknoloji altyapımız ve insan kaynağımız her geçen gün güçleniyor.
Sağlık Bakanlığımızın liderliğinde, özellikle teknoloji alanında yapılan
çalışmalar bizlere umut veriyor. Tüm bu gelişmelerin insanlığa daha sağlıklı ve
yaşanabilir bir gelecek sunacağına inanıyorum. Sağlık alanındaki gelişmelerin
yanında, hukuki boyut da büyük önem taşıyor. Bu nedenle böyle bir sempozyumun
düzenlenmesi hem öğrencilerimiz hem akademisyenlerimiz hem de bizler açısından
çok kıymetli.” şeklinde konuştu.

Hukuk Fakültesi
Dekanımız Prof. Dr. Mustafa Avcı, “Bugün burada konuşacağımız konular, yalnızca
hukukun değil, aynı zamanda insan haklarının, tıbbın ve biyolojinin kesişim
noktasında yer almaktadır. Bu bağlamda, biyoloji ve tıbbın uygulanması
bakımından insan hakları ve insan haysiyetinin korunmasına dair sözleşme; yani
kamuoyunda bilinen adıyla ‘Biyotıp Sözleşmesi’, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin güncellenen hükümleri ile tıp ve biyoteknolojideki gelişmeler
arasındaki boşluğu kısmen doldurmayı amaçlayan önemli bir metindir. Biyotıp
Sözleşmesi’nin temel amacı; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin kabul ettiği
insan hakları korumasını, tıp ve biyoloji alanında ortaya çıkan yeni riskleri
en aza indirerek güçlendirmek ve bu hakları sürdürülebilir kılmaktır. Türkiye
bu sözleşmeyi imzalamış ve iç hukuk normuna dönüştürmüştür. Yüksek
mahkemelerimiz kararlarında bu sözleşme hükümlerini dikkate almaktadır. Bu
sözleşme, Anayasamızın 90. maddesinde ifade edilen ‘Temel haklara ilişkin
uluslararası antlaşmalar’ kapsamında değerlendirilmektedir. Dolayısıyla biyotıp
sözleşmesi ile ulusal kanunlar arasında bir çelişki ortaya çıkarsa, sözleşmeye
üstünlük tanınacaktır. Bu sözleşme yalnızca hukuki değil, aynı zamanda etik
açıdan da çok temel bir metindir. Nitekim Yargıtay da kararlarında düzenli
olarak bu sözleşmeye atıf yapmaktadır. Son yıllarda özellikle karşılaştırmalı
hukukta biyotik hukuk kavramı; insan kopyalama, embriyonal kök hücre
araştırmaları, genetik tetkikler gibi konuların gelişmesiyle daha sık
kullanılmaya başlanmıştır. Biyoloji ve tıbbın iç içe geçmesiyle birlikte
biyoetik, biosiyaset ve biohukuk gibi kavramlar da literatürde yerini almıştır.
İçerik olarak döllenme anından başlayıp, genetik tanı, yapay döllenme, üretim
amaçlı insan kopyalama, kök hücre araştırmaları ve doğum sonrasında yenidoğan
taramasına kadar uzanan süreçte biyoteknolojinin kullanıldığı tüm alanlar
biyotik hukuk kapsamında değerlendirilmektedir. Böylece tıp hukukunun merkezi
meseleleri olan hayatın başlangıcı ve sonu, embriyonun hukuki statüsü, insan
üzerinde yapılan deneyler gibi konular biyotıp hukuku başlığı altında
incelenmektedir.” diye konuştu.

Konuşmalarına
sempozyumun gerçekleşmesinde emeği geçen herkese teşekkür ederek başlayan
Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mehmet Başalan, “Böylesine önemli bir konunun, iki
gün boyunca alanında uzman akademisyenler tarafından derinlemesine ele alınacak
olması, gerçekten çok kıymetli. Bir sağlık çalışanının babası olarak ve bir
veteriner hekim kimliğiyle, biyoloji ile hukukun kesişim noktalarının
tartışılacak olmasını büyük bir şans olarak görüyorum. Kırıkkale Üniversitesi;
eğitim, öğretim ve araştırma faaliyetlerinde kalitesini sürekli artıran,
topluma hizmet etmeyi amaç edinmiş bir üniversitedir. Nitekim geçtiğimiz ay
Yükseköğretim Kalite Kurulu tarafından akreditasyon verilerek öğrencilerimizin
diplomalarının ulusal ve uluslararası tanınırlığını pekiştirmiştir. Bu da
öğrenci tercihlerini olumlu yönde etkileyecektir. Üniversitemiz; 12 fakülte, 6
meslek yüksekokulu ve 1 yüksekokulu ile birçok alanda uzman kişileri
ağırlamakta, böylelikle bilimsel bilgi ve deneyimlerin şehrimizle ve
öğrencilerimizle buluşmasına katkı sağlamaktadır. Bu anlamda Hukuk Fakültemiz
de öncü fakültelerden biri olarak öne çıkmaktadır. Birkaç ay önce Yasemin
Hocamız ve değerli ekibi beni ziyaret ettiklerinde, sempozyum fikri beni de çok
heyecanlandırmıştı. O gün kendilerine, Rektörlüğümüz olarak üzerimize düşen her
şeyi yapacağımızı ve misafirlerimizi en iyi şekilde ağırlayacağımızı
söylemiştim. Bugün burada gördüğüm tablo da bu sözümüzü fazlasıyla yerine
getirdiğimizi gösteriyor. Tıp Fakültemizin, Sağlık Bilimleri Fakültemizin,
Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulumuzun ve Veteriner Fakültemizin bu alana
verdiği destek bizleri ayrıca memnun etmektedir.” dedi.

Sempozyum, açılış
konuşmalarının ardından iki gün sürecek olan oturumlarla devam etti.


